admin | 15 Nisan 2018 | Dünya, Tüm Manşetler A- A+
Türk Hava Yolları ve İcra Komitesi Başkanı İlker Aycı göreve geldiği 3 yıldan beri, en zorlu sınavlardan geçen Türkiye’nin büyümesine paralel olarak Türk Hava Yolları’nın yolcu sayısı ve marka değerini yükselten İlker Aycı Sabah gazetesinden Sonat Bahar ve Meltem Fıratlı’ya krizlere rağmen 3 yılda THY’yi nasıl yukarılara taşıdıklarını anlattı.
İlker Aycı’nın Sabah Gazetisi ile yapmış olduğu röpartaj:
2016 yılında yaşanan krizlerin ardından kısa sürede toplanıp 2017’yi yüksek bir kârla bitiren THY, 2018’in ilk üç ayında da tarihinin en başarılı dönemini geçirdi. Bu başarıda Türk Hava Yolları (THY) Yönetim Kurulu ve İcra Komitesi Başkanı İlker Aycı’nın payı büyük. O, dünyanın dört bir yanında bıkmadan usanmadan ülkemizin, yaşananların üstesinden nasıl birlik olarak geldiğini anlatıyor
İlker Aycı Türk Hava Yolları Yönetim Kurulu ve İcra Komitesi Başkanı olarak göreve geleli üç yıl oldu. Bu yıllarda ülkeyle birlikte, THY de zorlu sınavlardan geçti. Ülkemizi derinden etkileyen, dünyadaki imajını sarsmaya yönelik iki büyük terör saldırısı, onun görev alanı Atatürk Havalimanı’nda meydana geldi. 28 Haziran’daki terör saldırısı ve 15 Temmuz darbe girişiminden söz ediyoruz…
Özetle Aycı, bir yöneticinin kariyerinde başına gelebilecek zorlu sınavlarla iki kez karşı karşıya kaldı. Ama o, tüm bu zaman zarfında, ekibiyle birlikte krizin üstesinden gelmeyi başardı, markasını parlatmaya devam etti. Dünyanın dört bir yanında adeta bir Evliya Çelebi gibi gezerek, ülkemizin dimdik ayakta olduğunu, THY markasının giderek büyümeye devam edeceğini anlattı. Ve tüm bu çabalarının sonuçlarını aldı. THY yılın ilk çeyreğinde tarihinde görülmemiş rekor bir yolcu sayısına imza attı.
Türkiye’nin dünyadaki en önemli markası, ülkemizin dünyaya açılan kapısı THY’nin başındaki İlker Aycı’yla üç yılı, yaşadıklarını ve hedeflerini konuşmak üzere THY Genel Müdürlüğü’ne yol aldık.
Hızlı düşünen, bir o kadar da hızlı davranan, enerjisi yüksek biri Aycı. Söyleşi sırasında anlattığı şeylerin heyecanıyla ayağa kalkıp adeta o anı yaşayan, gözlerinin içi parlayan biri. 50 bin kişinin çalıştığı THY’yi bir aile haline getirmeyi başarmış ve o ailenin parçası olmaktan da gurur duyuyor.
– Görev sürenizin üçüncü yılını doldurdunuz. Bu üç yıl epey zorlu ve mücadele doluydu. 28 Haziran Havalimanı saldırısı, 15 Temmuz darbe girişimi… Bir yönetici için çok zor sınavlar değil mi bunlar?
– Krizlerle büyümüş bir neslin evladıyım. Hepimiz öyle değil miyiz? Babam orta düzey bürokrattı, İETT’de çalışıyordu. Ailecek İETT kampındaydık. 12 Eylül’de babamı gelip Avcılar’daki kamptan aldılar. Bir hafta babamdan haber alamadık. Hepimiz korku dolu günler geçirdik. Ben bu Türkiye’den geliyorum. Krizleri görerek ve onların içinden geçerek, bir şekilde hayatta kalarak bu günlere geldim. Şu an beklenmeyeni bekleme çağındayız.
Eski bir sporcu olarak söylüyorum, sporcuların dünyasındaki gibi tavır alırsın. Rakibinle karşılaştığında rakibin ne kadar güçlü ve ne kadar istekli olursa olsun hiçbir zaman “Why me?” (Neden ben?) diye sormazsın. “Try me!” (Dene beni!) dersin. “Dene de gör bakalım”… Ekibinle birlikte o kararlılıkla, o inatla, o istekle, o toparlanma duygusuyla, o pozitiflikle işine sarılırsan, “Hadi arkadaşlar tutuyoruz işin ucundan” dediğinde onu yapacak insanlar etrafında oluyor.
– Siz 28 Haziran saldırısı sırasında neredeydiniz?
– Evdeydim. Haberi alır almaz havalimanına geldim. Kriz yönetmeye alışkın biriyim. O ya da bu şekilde bir saldırı olmasından hep endişe ediyordum. Yolda şu soruyu sordum kendime, “Bu saldırganlar ne istiyor bizden.” Cevabı çok açıktı; bize hayat biçimlerimizi değiştirecek biçimde korku salmak, hayatımızı yavaşlatmak, hayat döngümüzü bozmak istiyorlar. Yani bizi durdurmak istiyorlardı. Bizim onlara cevabımız ne olmalı diye düşündüm yol boyunca… Sizden daha cesuruz, toparlanacak gücümüz var, hayat döngümüzü kıramazsınız, hayat biçimlerimizi değiştiremezsiniz, bizi korkutamazsınız mesajını vermeliydik. O cevabı vermenin yolu, havalimanını bir an önce güvenli hale getirip, operasyonu başlatıp, normale dönmekti, bunu başardık.
– Peki 15 Temmuz gecesinde ve sabahında neler yaşandı?
– O geceye dair her şeyi, gerçekleşen bazı operasyonları anlatamam şu an! Ama sabahında Devlet Konukevi’nde Cumhurbaşkanımızın etrafındaydık. Ve orada durumla ilgili değerlendirmeler yapıldı. Hemen arkadaşlarımla tüm birimleri tek tek dolaştım. Hepsine anlattım: “Arkadaşlar devletimizi, ülkemizi hainlere teslim etmedik. Ortada bir tehdit var ve bu tehdidi tam anlamıyla ortadan kaldırdığımızı söyleyemeyiz. Bu tehdit başka biçimlerde devam edecek. Yeni senaryolar, yeni hamleler gelecek. Hepinize söylüyorum, şimdi birlik zamanı. Şimdi işimizi yapma zamanı. O zaman hep birlikte işimizin başına, uçakları havalandırmaya, yolcularımızı uçurmaya…”
– Kısa sürede toparlanışımızın dünyadaki yansıması nasıl?
– Dünyada da bunu çok anlattım. 2016 saldırılarından sonra Türkiye’nin ve THY’nin nasıl toparlandığını, nasıl geri geldiğini bana çok sordular. Ben “We’re the kings of the comebacks” (Geri dönüşlerin krallarıyız) diyorum. Adamlar şoke oluyor. Biz geri dönüşü biliriz. Düştüğümüz yerden kalkarız. Birinin bizim kolumuzdan tutup kaldırmasını beklemeyiz. Krizlerle karşılaşmak bu coğrafyada bir kader. Bir yandan bu coğrafyada bu kaderi yaşarken, bir yandan da krizle mücadele etmek ve krizi yönetme becerisi de bizim insanlarımızda, ülkemizde çok büyük bir özelliktir.
– THY dünyada kıskanılıyor mu? Geldiği nokta göze batıyor mu?
– Hem de çok. Çok dikkat etmemiz gerekiyor. Bizlerin sorumluluğu ülkenin bu gurur markasının, bu bayrak taşıyıcı rolü olan şirketin sorumluluğu. Aramızda geçen her konuşmamızda arkadaşlarıma tekrar ediyorum. “Biz sadece yolcularımızı ve yüklerimizi taşımıyoruz.
Biz aynı zamanda bu ülkenin medeniyet iddiası ve medeniyet birikimini, medeniyet tasavvuru ve tahayyülünü de taşıyoruz.” Ve insanlara bu medeniyetin nasıl bir medeniyet olduğu mesajını da götürüyoruz. Dolayısıyla taşıdığımız şey bu ülkenin bayrağı, bu ülkenin sancağı. Biz de büyük bir gururla, şerefle taşıyoruz. Başka medeniyetlerle, kültürle ülkemiz arasında köprü kuruyoruz. Köprüler kuruldukça ticari ilişkiler artıyor, turizm gelişiyor. Türkiye’nin o ülkelerdeki siyasi ve sosyal algısı değişiyor.
“İLK HAFTAMDA UÇAK TEMİZLEDİM”
– THY’yi yönetmek zor mu?
– Türk Hava Yolları öyle bir şirket ki, öğrendikçe, kavradıkça, içselleştirdikçe içerdeki tüm değişik birimlere dokundukça, onların nasıl bir hayat düzeninde yaşadıklarını algıladıkça size kendini açan ve yönetmenize izin veren bir şirket.
– Bir yöneticinin herhangi bir talebinin karşılanması için ne gerekir? Mesela uçakları temiz görmek için ne yapmak gerekir?
– “Temizlik seviyesini yükseltelim” talimatıyla iş yürümez. Atandığımın ilk haftası beni çok kişi tanımıyordu. Hafif sakal bıraktım, tebdil-i kıyafet, yanıma göreve yeni gelen insan kaynaklarından sorumlu yardımcımı da alarak, temizlik personelinin mesaisine karışıp uçağa temizliğe girdik.
– Nasıl yani?
– Evet. Uçaklardaki temizliğin daha iyi olmasını istiyordum. O personelin nasıl bir hayat yaşadığını, gün geçirdiğini, temizlikle ilgili karşılaştıkları sorunları, onların o işi daha iyi yapabilmesi için nelere ihtiyaç duyulduğunu birebir görmek istiyordum. Çünkü bu tür durumlarda bu işi yöneten arkadaşlar size bir dünyayı anlatır, “Biz bezi şöyle tutarız, dezenfektasyonu şöyle yaparız, şu sürede biter iş” Gündelik pratikte, anlatılan mükemmellikteki teorinin yerinde akıp akmadığını görmek gerekir.
– Personele karışıp, bir mesai geçirmeniz sonradan duyulmuştur. Şaşırdılar mı?
– O gün tesadüfen Başbakanımız havalimanına indi, Atatürk Havalimanı’ndan başka bir yere uçacaktı. Haliyle karşılamam icap ederdi. Ama üzerimde de temizlik kıyafeti var. Postabaşına durumu anlatmak zorunda kaldım, “Müsaade eder misiniz gitmemiz lazım” diye… “Nereye? Gidemezsin” dedi. Açıklamak zorunda kaldım, “Ben senin yeni yönetim kurulu başkanınım.” Çocuk koşarak uzaklaştı (gülümsüyor). Çünkü gün boyunca bana “Mehmet Abi, böyle detay temizlik yaparsan uçak rötara girer” diye fırça atmış. Haliyle panikledi.
– Bu işe hakim olma hissiyle mi ilgili?
– Bir şeyleri değiştirmek için bir yerden başlaman ve o işe hakim olman gerekir, bu hakimiyeti de herkes bilmeli. Aprona gidiyorum, oradaki işçiler valiz atıyorlar soğukta ya da sıcakta. İnanılmaz bir efor sarf ediliyor. Onların yanına inip sohbet edip, çay içince farklı bir bilgiye hakim oluyorsun. Aslında havalimanının bir de yeraltı dünyası var. Bambaşka bir dünya orası. Capcanlı, karmaşık. Bu dünyada bir sürü insan var.
Mesela masa temizleyen insana ‘Ne iş yapıyorsun?’ diye soruyorum, “Cepçiyim” diyor. Ne kötü isim. Buna şöyle diyebilmeli, “Ben Türk Hava Yolları’nda çalışıyorum.” Türk Hava Yolları markası bu. O adam, Avrupa’nın en iyi, dünyanın en iyi havayolu şirketi olmaya aday bir hava yolu şirketinde çalışıyor. Her gün o sistemi ayakta tutan, dönmesini sağlayan önemli insanlardan biri. 50 bin insan çalışıyor bu dünyada. Onlara dokunmaya çalışıyorum, bu çabadayım.
THY TARİHİNİN EN YÜKSEK DOLULUK ORANINA ULAŞTI
THY ocak ve şubat aylarında tarihinin en yüksek doluluk oranlarına ulaştı. Yolcu sayısını yaklaşık yüzde 31 arttırarak 10,8 milyona çıkardı. Kargo alanında ise yüzde 44 büyüme ile ciddi bir büyüme gerçekleştirdi.
Yıl sonunda yolcu sayısını 74 milyona, kapasitelerini yüzde 5-6 arttırarak 183 milyar AKK’ye (arz edilen koltuk / kilometre) çıkarmayı, doluluk oranını da yüzde 79-80 seviyelerinde tutmayı hedefliyor.
YENİ HAVALİMANINA TAŞINMA MALİYETİ: 650 MİLYON DOLAR
– Yeni havalimanına taşınma planının ayrıntıları nedir? Nasıl bir operasyon olacak?
– Tüm planlama ve stratejilerimiz hazır, 12 saatlik bir sürede yolcu taşımayı durduracağız ve operasyonlarımıza 2-3 günde tam kapasite ile devam edebileceğiz. İstanbul Yeni Havalimanı’ndaki ilk uçuşlar 31 Ekim 2018 Çarşamba 14:00’te Türk Hava Yolları uçuşları ile başlayacak.
Atatürk Havalimanı’ndaki son uçuşlar bundan 12 saat önce yerel saat ile 02:00 itibarı ile sonlanmış olacak. 300’den fazla uçaktan oluşan filomuzdaki uçakların büyük bölümü, Atatürk Havalimanı’ndan kalkış yaparak normal ticari sefer yaptıkları iç hat ve dış hat uçuş noktalarımızdan, dönüş seferlerini operasyonun başlayacağı 31 Ekim 14:00’ten itibaren İstanbul Yeni Havalimanı’na yapacaklar.
“2023’TE UÇAK SAYISINI 500’ÜN ÜZERİNE ÇIKARACAĞIZ”
– 121 ülkede 308 destinasyona uçuyor THY. Yeni hatlar belli oldu mu?
– 2018’de açılması kesinleşen ve satışa açılmış olan, Krasnodar’a (Rusya) 7 Mayıs ve Moroni’ye (Komorlar Birliği) 16 Haziran’da seferlerimiz başlayacaktır. Bunlara ek olarak, açılmasına karar verilen Palermo (İtalya), ve Marakeş (Fas) hatlarımız da planlarımız arasında yer alıyor.
– Yeni havalimanı ile uçak sayısı artacak mı? Fransa ile yapılan Airbus anlaşması nasıl bir farklılık getirecek?
– 2023 yılına geldiğimizde uçak sayımızı 500’ün üzerine çıkarmayı hedefliyoruz. Verdiğimiz geniş gövde siparişimizde, 2019’da 6 adet, 2020’de 14 adet, 2021’de 10 adet, 2022’de 12 adet, 2023’te 11 adet ve 2024’te 7 adet olmak üzere, 50 adedi kesin ve 10 adedi opsiyonlu olmak üzere toplamda 60 adet geniş gövde uçak satın alacağız. Sadece geniş gövde değil, yeni nesil 167 dar gövde siparişimiz de bu yıl itibarıyla filomuza katılmaya başlayacak.
YARIŞ ARABASI KULLANMAK ÇOK KEYİFLİ. HIZ DUYGUSUNU HİSSETMEK AYRI BİR ŞEY
– Adrenalin tutkunuz biliniyor. Nedir kaynağı?
– Belediyecilikten geliyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ndeki 1994 ekibimiz inanılmaz enerjisi yüksek bir ekipti. İstanbul için muhteşem işler yapıldı. Zaten milletimiz güvenip “Artık siz Türkiye’yi yönetin” dedi o ekibe. O ekibin başındaki lider, bugün bir dünya lideri! O ekibin enerjisi, arzusu, samimi hedefleri, hayalleri bana çok şey kattı.
Adrenalin tutkum o ekiple birlikte başladı. Çünkü yatamıyor, uyuyamıyorduk. Gecenin bir yarısı yolun bir yerine asfalt atılırken gidip o asfaltın 9 cm derinlikte atılıp atılmadığını ölçmek gibi ayrıntıların peşindeydik.
– Otomobil yarışlarına katılıyor musunuz? Pilotluk eğitimi hangi aşamada?
– Yarış arabası kullanmak keyifli. Henüz bir yarışçı olamadım, eğitimini alıyorum. Ümit Ülkü bu konuda bana çok yardımcı oluyor. Profesyonellerle birlikte arabalara binmek keyifli. Piste çıkıp her virajı atlatmak, hız duygusunu hissetmek ayrı bir şey.
Uçağın içerisinde de bir uçağı kontrol edebilmek, bir uçağın hareket kabiliyetlerini anlayabilmek çok keyifli. Pilotluk çok özel bir meslek. 4 bin 200’ün üzerinde pilotumuz var. Onların hislerini anlamak çok güzel. (Sabah)