admin | 09 Mart 2019 | Dünya, Tüm Manşetler A- A+
Malezya Hava Yolları’nın MH370 sefer sayılı uçuşunu gerçekleştiren yolcu uçağının Hint Okyanusu’nda kaybolmasının üzerinden tam 5 yıl geçti. Uçağın akıbeti hala bilinmiyor.
8 Mart 2014’te Malezya’nın başkenti Kuala Lumpur’dan Çin’in başkenti Pekin’e gitmek üzere yola çıkan uçak, havalandıktan 40 dakika sonra kaybolmuştu.
Tarihin en pahalı su altı araştırmasına rağmen, 239 kişiyi taşıyan uçağın neden yönünü değiştirip Hint Okyanusu’nun güneyine doğru uçtuğu ve sonrasında uçağa ne olduğu tespit edilemedi. Havacılık tarihinin en büyük gizemlerinden birine dönüşen olayda yetkililer, 5 senenin sonunda sonuca henüz yaklaşamadı bile.
İngiliz Guardian gazetesi uçakla ilgili iddiaları ve teorileri derledi.
2014: Kuzeye iniş teorisi
Olayın hemen ardından geliştirilen teoriye göre, uçak okyanusun güneyine değil Orta Asya’ya inmiş olabilir. Bu teori, sivil uçuş takibi sisteminden çıktıktan sonra askeri radarlar kullanılarak yapılan takibe dayanıyor.
Buna göre MH370 Kuala Lumpur’dan kuzeydoğudaki Pekin’e doğru uçarken 40 dakika sonra güneybatıya doğru yönünü değiştirdi. Bir süre sonra kuzeybatıya, Hindistan’a doğru döndü. Sonrasında askeri radarın alanından da çıktı Ancak Inmarsat, kendi uydu verilerine dayanarak bu teoriyi çürüttü.
2015’te de Afrika kıyılarında uçağın bazı parçaları bulundu.
2015: Avustralya‘nın batısında düştü iddiası
2015’te, MH370’e ait olduğu teyit edilen bazı parçalar, Afrika’nın doğu kıyılarında bulundu. Bunun üzerine uçağın Hint Okyanusu’nun güneyinde, Avustralya’nın batı kıyılarına yakın bir bölgede düşmüş olabileceği, bir sene içinde kalıntılarının okyanus akıntılarıyla Afrika kıyılarına ulaştığı teorisi ortaya atıldı.
Uydu verilerine göre, uçak en son güneydoğuda görülmüştü ve Afrika kıyılarında düşmüş olması imkansızdı.
Araştırmacılar, uçakta işlevsizlik, yangın ya da küçük bir kaza çıkmış olabileceğini, uçağın bu sebeple acil iniş yapabilmek için rotasını değiştirme ihtimalinin olduğunu söyledi. Bu teoriye göre uçakta oksijen kaybı yaşandı, hem yolcular hem pilotlar uçak inişe geçemeden bilinç kaybı yaşadı. Otomatik pilotla bir süre daha Hint Okyanusu üzerinde uçan uçak, yakıtı bittiğinde düştü.
Malezya hükumeti ve Avustralya Ulaşım Güvenlik Bürosu (AUGB) resmi olarak bugün hâlâ bu oksijen kaybı teorisini kabul ediyor.
2016: Kasıtlı mı düşürüldü?
2016’ya gelindiğinde Amerikalı araştırmacılar ve AUGB, uçağın pilotu Zaharie Ahmed Şah’ın evinde, kişisel bir uçuş simülatörü buldu. Pilotun evindeki simulatörle, Hint Okyanusu’nun güneyine doğru bir uçuş taslağı hazırlanmıştı. Bu, MH370’in kaybolduktan sonra döndüğü düşünülen rotaydı. Ancak AUGB, bunun Zaharie’nin uçağı bilerek düşürdüğü iddiasını kanıtlamayacağını söyledi ve planlı bir uçak düşürme teorisini reddetti.
Malezya hükumeti de Zaharie’nin uçak düşerken bilinç kaybı yaşadığı teorisine ve onun da kurbanlardan biri olduğu iddiasına bağlı kaldı. Bugüne kadar uçağın bilinçli olarak pilot tarafından düşürülmüş olabileceğine dair hiçbir kanıt bulunamadı.
2017: “Öncelikli bölgede düştü”
AUGB, 2017’de konu hakkındaki en geniş çaplı raporunu açıkladı. Avustralya hükumetine bağlı kurumun 2014’ten itibaren 120 bin kilometrekarelik alanda yaptığı incelemeler, iki farklı teorinin ortaya çıkmasına yol açtı.
İlki, pilotun bilincini kaybetmiş olduğu teorisiyle aynıydı. Bu teoriyi destekleyen yeni bir kanıt da bulunmuştu: Uçak, yüksek ve artan bir hızla suya iniş yapmıştı, yani kimsenin kontrolü altında değildi.
İkinci teoriye göre, MH370, araştırma yapılan yerin hemen kuzeyinde, “öncelikli bölge” adını verdikleri bir bölgede düştü. Bu öncelikli bölge araştırılmamıştı. Daha sonra devreye girecek araştırmacılara bu bölgenin araştırılması çağrısı yapılıyordu.
2018: “Pilot bilinçliydi ve kontrollü iniş yaptı”
2018’de, ABD’li Ocean Infinity firması Avustralya’nın önerisiyle 25 bin kilometrekarelik “öncelikli bölgeyi” inceledi. Ancak hiçbir sonuç alınamadı. Öncelikli bölge teorisi, pilotun bilincini kaybettiği; uçağın o bölgede yakıtının bitip düştüğü bilgisine dayanıyordu.
Uçağın enkazı orada da bulunamayınca, yakıt biterken pilotun bilincinin açık olduğu ve uçağı kontrollü şekilde başka bir bölgede suya indirdiği iddiası ortaya atıldı. Çünkü kontrollü şekilde indirilen uçak, 200 kilometre daha gidebilir; araştırma bu sebeple sonuçsuz kalmış olabilirdi. Ancak AUGB bu iddiayı reddetti. Onlara göre, uçağın hızla ve kontrolsüz şekilde düştüğü daha önce kanıtlanmıştı.
2019: Sonuca hala yaklaşılamadı
5 yılın sonunda, toplam 200 bin kilometrekarelik bir alanda inceleme yapılmasına rağmen hala uçağa ne olduğuna dair bir kanıt bulunamadı.
Malezya hükumeti, 2018’de açıkladığı ve hiçbir yeni kanıt ya da bilgi sunmayan raporunun, bilgi eksikliği sebebiyle “son rapor” olduğunu söylüyor.
Fransız polisine bağlı Hava Ulaşımı Jandarması, 2018’de uydu verilerinin nasıl elde edildiğine yönelik bir soruşturma başlattığını açıkladı. Soruşturma devam ediyor.
2019’da ise Malezya Ulaştırma Bakanı Anthony Luke ancak iyi bir teklif gelirse araştırmaları yeniden başlatabileceğini söyledi. Bu açıklamanın ardından Ocean Infinity, araştırmaya yeniden başlamak istediğini açıkladı.