admin | 14 Nisan 2019 | Dünya, Tüm Manşetler A- A+
Türkiye’nin deneyimli sivil havacılık ve özel hava yolu uzmanlarından Yeni Birlik Gazetesi Yazarı Musa Alioğlu, bu haftaki köşe yazısında, “Hava-İş’in Derdi Aidiyet mi Aidat mı” sorusunu analiz etti.
Bana göre, Hava-İş’in bugünkü yönetimi aidiyet değil, sadece aidat peşindedir.
Türkiye’nin dünya çapında tanınmış, en önemli markalarından biri olan Türk Hava Yolları Anonim Ortaklığı, bu günlerde bir yandan yeni ufuklara yelken açtığı yeni yuvası İstanbul Havalimanı’na alışırken, bir yandan da çalışanlarının sosyal ve ekonomik hakları için, ne yazık ki muhatabı olan Türkiye Sivil Havacılık Sendikası (Hava-İş) ile aynı düzlemde buluşmak için Toplu İş Sözleşmesi (TİS) görüşmesi yapıyordu.
Ne oldu, nasıl olduysa görüşmeler bir anda tıkandı ve arabulucunun devreye girmesi gereken bir sürece evrildi.
Geçmişte sol tandanslı olan Hava-İş’in şimdiki yönetiminin, ilk başlarda THY yönetimiyle ilişkileri iyi gidiyordu. Ne oldu, nasıl olduysa son zamanlarda bu sonradan sendikacı olmaya çalışan ekip, THY yönetime akıl öğretmenin yanı sıra bir de kamuoyuna şikayet etme yoluna gitti. Gelinen süreçte kendini temize çıkarma gayretlerini sergilerken, aklınca üstü kapalı da olsa, THY yönetimini de suçlama yarışından geri kalmıyordu.
Bazı isteklerine cevap alamamış olmalılar ki, TİS görüşmelerinin akamete uğradığını ancak şimdi ileri sürerek, üyelerine yaptıkları duyuruda şöyle diyorlardı:
“Değerli Üyelerimiz; TİS görüşmeleri kapsamında, Arabulucu sürecinde Hava-iş Sendikası ve Türk Hava Yolları yetkilileri, Hava-iş Sendikası Genel Merkezinde bir araya gelmiştir. Gerçekleşen toplantıda TİS maddelerinde uzlaşılamayan konular ele alınmıştır.
Çalışanların haklarının korunması ve emeklerinin karşılığını alabilmeleri için, üye istekleri doğrultusunda titizlikle detaylandırılmış olan TİS teklif maddelerimizden feragat edilmeyeceği bir kez daha THY tarafına iletilmiştir.
Ancak, belirtmeliyiz ki; işveren vekillerinin, sunduğumuz teklifleri incelemek yerine, sadece doğuracağı maliyetler ile ilgilenmesi, üyelerimiz adına üzüntüyle karşılanmıştır.
Sonuç olarak; üyelerimizin çalışma koşullarının iyileştirilmesinin, sadece maliyet artışı olarak değerlendirilmesinin doğru olmadığı tekliflerimizin THY’ye de uzun vade de hem maddi hem manevi olarak kazanç sağlayacağı ve aidiyeti pekiştireceği THY tarafına iletilerek, bir sonraki toplantıda konunun tekrar taraflar tarafından incelenmesine karar verilmiştir.”
Bu bildiriyi okuyanlar, THY’nin çalışanları sanki hakkını alamıyor, Hava-İş’te bu işin arkasından koşan bir hak arayıcı olarak ortaya çıkmış düşüncesine kapılacaktır. Aslında mesele hiç de bu çok deneyimsiz sözde sendikacıların dediği gibi değildir.
THY, çalışanının hakkını elindeki imkanlar ölçüsünde veriyor, vermeye de devam ediyor. Yani, bana göre arada böyle adına Hava-İş denen suni bir yapının olmasına hiç de gerek yok.
Batı tipi sendikacılığı bilmeyen, kendi gelecek ve ikballerini hep ön plana alan bu ekip, artık bir işe yaramadıklarını da anlamış olacaklar ki, üyeleri arkalarına almanın gayretine girdiler. O üyeler ki, biraz daha maddi katkı için bu sendikaya mecburen üye olmuşlardır. THY yönetimi hakkında, meseleye parasal bakıyorlar gibi bir ithamda bulunmaları hiç doğru bir niteleme değildir. Aidiyetten bahsedenler THY ile çalışanları arasındaki bağın çok sağlam olduğunu bilmelerine rağmen, bu gibi kelimelerle bir yere varmak istiyorlar.
Bana göre, Hava-İş’in bugünkü yönetimi aidiyet değil, sadece aidat peşindedir.
Şu anda THY’de yetkili sendika olarak, milyonlarca lira aidat toplayan ve gelen rantı kaybetmek istemeyen bu ekibin THY çalışanlarını temsil etmeye yakışan bir görüntü veremediklerini biliyoruz.
Geçmişte, THY yönetiminden destek alan bu gurubun bu desteği kaybettiği anda seçimi de kaybedeceklerini herkes çok iyi biliyor. Tabii kendileri de. TİS’i bahane ederek, güç gösterisi yapmaya çalışan Hava-İş’çiler havası sönmüştür.
Bu toplu sözleşme görüşmelerinde son sözü onlar değil, artık arabulucu olarak atanan kişi söyleyecek. Son habere göre, THY ve Hava İş arasındaki görüşmelerde taraflar, tarafsız arabulucu süresinde ortak bir isimde anlaşamayınca, kural gereği ilk sıradaki isim devreye girdi.
Bu da Prof. Dr. Alper Güvel… Çukurova Üniversitesi kökenli bir iktisatçı. Acaba bu arabulucu tarafları uzlaştırabilir mi?
Bunu da en kısa zamanda göreceğiz.
Hava-İş’in bu inatçı ve uzlaşmaz tavırları karşılarındaki rakip sendika Hava-Sen’in onlardan farklı düşünceleri, çalışanlar tarafından tam benimsendiğinde doğal olarak, özellikle kokpit ve kabinde bulunan birçok üyesini kaybedecektir.
Aslında çok iyi niyetli yola çıkan, ancak Hava-İş içinde başarılı olamayan, sonra da Havayolu Çalışanları Sendikası adıyla başka bir çatı altında toplanan Hava-Sen adındaki bu sendikal hareket de zaman zaman görüşlerini dile getiriyor. İstanbul Havalimanı’nda THY uçucu ekiplerinin bulunduğu binada kendilerine bir yer verilmediğini açıklayan Hava-Sen yönetimi bundan şikayetçi olup taşınma sonrasıyla ilgili görüşlerini şu şekilde dile getiriyor.
“Özellikle, SHGM’nin yayınladığı SHT- FTL (Uçuş Görev Süresi Sınırlamaları ve Dinlenme Gereklilikleri Talimatı) kapsamında yeni düzenlemelere ihtiyaç olacağı açıktır. Yeni meydanda bir yaz ve bir kış mevsimi geçirdikten sonra ancak normal operasyon şartlarına ulaşılabileceğini düşünüyoruz. (Bu konuda THY Yönetim ve İcra Kurulu Başkanı Sayın İlker Aycı da son basın toplantısında operasyonların 6 aylık bir süre sonra tam rayına oturacağını dile getirmişti.) Bu süre zarfında Yeşilköy Atatürk Meydanı’nın yedek meydan statüsünde hazır bulundurulmasında fayda vardır.”
Taşınma sürecinin toplu iş sözleşmesi imzalanması için engel olmadığını da dile getiren HAVA-SEN “Bilerek ve isteyerek süreci bu noktaya getirdiler. Esasen zafiyet ve acizlik içinde oldukları aşikar olup kendi duyurularında bile bilmeden itiraf eden yetkili sendika, ara bulucu safhasını dahi herkesten gizleyerek götürmeye çalışıyor. Sahi, arabulucu kim, ne zaman başladı, ne zaman bitecek, sonrası ne olacak bilen var mı? Basında ve toplumda yayılan THY’nin satıldığı ve TİS imzalanmadan “temiz” olarak devredileceği söylentilerinin gerçeği yansıtmadığı yetkililer tarafından açıklandı. Çalışanların emeği ve alın teri kirli borsa spekülasyonlarına alet edilmemelidir. Bir tek maddesinde bile anlaşamayıp TİS’i imzalamıyarak bu dedikoduyu körükleyenleri takdirlerinize sunuyoruz.” diyerek, Hava-İş’in süreci iyi yönetemediğini ileri sürüyor. HAVA-SEN bu konuda haklı mı, değil mi zaman bunu geç de olsa gösterecektir.
Şimdi gözler arabulucuda. Bakalım o da sonuç alabilecek mi?
İyi uçuşlar Türkiye’m…