admin | 21 Ağustos 2017 | Dünya, Tüm Manşetler A- A+
Britanya devleti, Ortadoğu’dan dünyaca ünlü birçok akademisyen, müzisyen, dini lider ve sanatçının vize başvurusunu reddetmesinin ortaya çıkması sonucu Araplara gizli seyahat yasağı uygulamakla suçlanıyor.
İskoçya’nın ünlü Edinburgh Festivali’nde yer alacak ya da performans sergileyecek olan birçok kişinin vize talebi, festivalin son günü olan 28 Ağustos’ta ülkelerine geri dönmeyecekleri sebep gösterilerek reddedildi. İngiltere İçişleri Bakanlığı’nın bu hareketi, göç ve sınır politikaları konusunda kendi politikalarını belirlemek için uzun zamandır çaba gösteren İskoçya hükümetini öfkelendirdi.
Araplardan oluşan yasaklı listede, Ortadoğu’nun ilk kadın papazı olan RolaSleiman da yer alıyor. Diğerleri gibi onun vize talebi de ülkesi Lübnan’a geri dönmeyeceği endişesi ile reddedildi. İskoçya Ulusal Partisi’nden CarolMonaghan’ın müdahalesine rağmen Sleiman’ın seyahat yasağı kalkmadı. Yasak, aynı zamanda uçak biletlerinin iptal edilmesi nedeniyle organizatör ve temsilcilere binlerce Sterline mal oldu.
UNESCO’da çalışan Gaza İslam Üniversitesi’nden Dr. Nazmi Al-Masri’nin vize talebi de, Birleşik Krallık’ı 2015’te ziyaret etmiş olmasına rağmen reddedildi. Glasgow Üniversitesi’nde dil uzmanı olan ve UNESCO göç entegrasyonu bölümünde görev yapan AlisonPhipps, Gana’daki Noyam Afrika Dans Enstitüsü’nden birçok dansçı ve müzisyeni, Haziran ayında yapılacak olan hükümetin finansal destek verdiği akademik bir proje için kaydetmişti, ama bazılarının vize talebi reddedildi. 2012 yılında eğitim konusundaki çalışmaları karşılığında Britanya İmparatorluk Nişanı almış olan Phipps, “Şu anda, güney ülkelerinden seyahat etmek isteyenlere yönelik genel bir yasak var. Önde gelen bir akademisyen, sanatçı ya da ilk kez bu ülkeye ayak basıp Birleşik Krallık kurumlarıyla beraber bir yardım projesinde çalışmak isteyen biri olsanız da bu yasak geçerli” açıklamasını yaptı.
Hükümet iddiaları reddetti. İçişleri Bakanlığı sözcüsü, Middle East Monitor’e yaptığı açıklamada gizli seyahat yasağının varlığı ve vize taleplerinde ayrım gözetildiğine ilişkin iddiaları reddederken, her olayın kendi içinde değerlendirildiğini belirtti.